Teklif alın
Kapat

e-Dönüşüm’ün sürdürülebilirlik etkileri

e-Dönüşüm gerek kamu gerekse özel sektör tarafından yoğun şekilde benimsenen, günlük hayatımızın hemen hemen her noktasında giderek daha fazla rol oynayan bir süreci simgeliyor. Her ne kadar e-Dönüşüm işletmelerde ve kamu kurumlarında “tasarruf”, kişisel hayatlarımızda ise “kolaylık” kelimeleriyle bir arada anılsa da dijitalleşmenin büyük katkı sağladığı çok hayati bir konu daha var: Sürdürülebilirlik.

09.10.2023
İçindekiler

e-Dönüşüm’ün sürdürülebilirlik etkileri

e-Dönüşüm gerek kamu gerekse özel sektör tarafından yoğun şekilde benimsenen, günlük hayatımızın hemen hemen her noktasında giderek daha fazla rol oynayan bir süreci simgeliyor. Her ne kadar e-Dönüşüm işletmelerde ve kamu kurumlarında “tasarruf”, kişisel hayatlarımızda ise “kolaylık” kelimeleriyle bir arada anılsa da dijitalleşmenin büyük katkı sağladığı çok hayati bir konu daha var: Sürdürülebilirlik.

e-Dönüşümün sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini kavrayabilmek için öncelikle bu sözcüğün anlamını bilmemiz gerekiyor. Sürdürülebilirlik ilk kez gündeme geldiği dönemlerde ağırlıklı olarak çevresel anlamda ele alınmış olsa da aslında bundan çok daha fazlasını içeriyor. Bu kavram, doğal olsun ya da olmasın tüm kaynakların verimli ve gelecek nesillere aktarılabilir şekilde kullanılmasına odaklanıyor.

Diğer bir deyişle doğal kaynaklardan teknolojik gelişmelere, finansal yapılardan kültürel ve toplumsal gelişime kadar her alanda sürdürülebilirlikten bahsetmek mümkün. Zaten Birleşmiş Milletlerin tüm dünyada kabul gören Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SKA) baktığımızda da bu kapsamı çok daha net bir şekilde görebiliyoruz: Yoksulluk ve açlık gibi toplumsal sorunlar, sağlığa ve eğitime erişim hakkı, temiz enerji kullanımı, cinsiyetler arası eşitlik, sorumlu üretim ve inovasyon gibi pek çok farklı alanda sürdürülebilirlik hedefleniyor.

Kısacası, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve onlara yeterli kaynak bırakabilmek için her alanda sürdürülebilir uygulamalara geçiş büyük bir önem taşıyor. Bu çerçevede e-Dönüşüm de sürdürülebilirlik açısından son derece etkili ve verimli bir araç olarak karşımıza çıkıyor.

e-Dönüşümün sağladığı sürdürülebilirlik imkânları

Dijital Dönüşüm olarak da adlandırılan e-Dönüşüm 2000’li yılların başından bu yana Türkiye’nin resmî politikaları arasında yer alıyor. Bu dönüşüm süreci sadece dijital teknolojileri benimsemenin ötesinde, dijitalleşme yoluyla daha sürdürülebilir sistemler kurmak anlamına geliyor.

Yeni teknolojilerden güç almakla birlikte, e-Dönüşüm kalıcı bir sistem kurmak üzere yönetim süreçlerini, çalışma modellerini, üretim ve hizmet sistemlerini, kurum kültürlerini değiştirmeyi de gerektiriyor. Böylece çevresel, ekonomik ve toplumsal süreçler iyileştirilip daha verimli hâle geliyor; beraberinde de ülkeye katma değer sağlanıyor.

Çevresel sürdürülebilirlik anlamında büyük potansiyel vaat eden e-Dönüşüm gerek kurumsal gerekse evsel uygulamaların çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltma imkânı sunuyor. Dijital yeteneklerle donatılan yenilenebilir enerji sistemleri, üretimdeki atıkları en aza indiren dijital süreçler, geri dönüşümde dijitalleşme, akıllı altyapılar ve üstyapılarla enerji tasarrufu, dijital sistem ve aplikasyonlarla evsel tüketimde optimum verimlilik gibi pek çok uygulama alanı bulunan e-Dönüşüm, doğal kaynak tüketimini azaltırken daha temiz bir üretim ve tüketim de vaat ediyor.

Ekonomik ve finansal sürdürülebilirlik açısından da dijitalleşme özellikle finansal yapıların güçlendirilmesine, COVID-19 örneğinde de gördüğümüz gibi kriz durumlarında ekonomik sistemlerin daha esnek ve dirençli olabilmesine, iş süreçlerinin daha verimli hâle getirilmesine, lojistik gibi kritik ve kaynak-yoğun uygulamaların daha sağlıklı işletilebilmesine katkıda bulunuyor. Öte yandan, e-Dönüşüm sayesinde çevrimiçi toplantılar, uzaktan çalışma, ortak sanal platformlar üzerinden global etkileşim gibi uygulamalar iş birliklerini ve esnekliği artırıyor.

Toplumsal sürdürülebilirlik ise belki de e-Dönüşümün en kritik ve en kapsayıcı uygulama alanını oluşturuyor. Neticede gerek kamu kurumlarının gerekse özel sektörün tüm uygulamaları toplumun faydasını gözetecek şekilde planlanıyor ve toplumsal katkıyı hedefliyor. Dolayısıyla sürdürülebilirliği hangi açıdan ele alırsak alalım, nihai hedef daima insanın ve toplumun refahını artırmak oluyor. Bu çerçevede e-Dönüşüm toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamak, bilgiye erişim imkânlarını artırmak, her yaştan insanın günlük rutinini dijital uygulamalarla kolaylaştırmak gibi avantajlar sunuyor.

e-Dönüşümde işletmelere rehberlik etmenin önemi

Her ne kadar e-Dönüşüm pek çok farklı aşamadan, yapıdan, sistemden ve uygulamadan oluşsa da bunların hepsini birden devreye almak gerekmiyor. Özellikle kamu kurumlarında ve özel sektör işletmelerinde dijital dönüşüm sürecinde uygulanacak yöntemler ve kurulacak sistemler ağırlıklı olarak ihtiyaçlara, beklentilere ve işin kapsamına göre değişiklik gösterebiliyor. Dolayısıyla her kurumun ya da işletmenin, e-Dönüşüm sürecinde işin uzmanlarından danışmanlık alması büyük önem taşıyor.

Öncelikle kuruma özel bir dijital dönüşüm stratejisinin belirlenmesi, ardında da bu stratejiye en uygun dijital çözümlerin en verimli şekilde tasarlanıp devreye alınması gerekiyor. Beraberinde bu stratejinin kurum çalışanları tarafından benimsenerek içselleştirilmesi için de eğitimler düzenlenmesi, dönüşümün sağlığı ve sürdürülebilirliği açısından kritik unsurlardan birini oluşturuyor. Buradan da anlaşılacağı gibi, sürdürülebilirliğin kilit noktalarından biri olan e-Dönüşümün kendisinin de sürdürülebilir olması gerekiyor.

Özetle, e-Dönüşümde başarının yolu, bugünün dünyasında kurumların ve bireylerin attığı her adımın sürdürülebilir bir gelecek kurma açısından önemini unutmadan, en verimli ve en kapsamlı dijital sistemleri kurmaktan geçiyor.

09.10.2023 tarihinde güncellenmiştir.